Abazin (Abaza) halkından söz açılınca Abhaz (Apsıwa) halkı akla gelir hemen. Her iki halk grubunun kökenindeki yakınlığa ilişkin yıllardır sürüp gelen bir tartışma vardır. Her iki halk, Kuzey Kafkasya’nın otokton halklarından olup, binlerce yıldan bu yana diğer Kafkas boyları ile yan yana, iç içe, kültür alış-verişinde bulunarak yaşaya gelmiştir.
Abazinler (Aşıwa-Aşkharıwa) ve Abhazlar ise (Apsıwa), Basğ, Sanıg veya Psıl adları ile de anılan aynı atalardan gelme olup zamanla farklı şive ve konumlar kazanmışlardır. Bugünkü Abhazya’da herhangi bir yaşlıya “Atalarınız nerelidir” diye sorulduğunda, “Apsnı” (Abhazyalı’dır) diye yanıt verir. Bu yanıt, Abazin Halkının ataları olan Zih’leri de kapsar. Bu durumda bir soru gelir aklımıza, “O halde Abazinler daha önce nerede yaşardı..'”
Psıl’lar, Abhazya’nın daha üst taraflarında, kuzeyde yaşarlardı. Onlara yakın olan dağınık bölgede de Misim-yan denen kabileler otururlardı. Psıl’ların güneybatısında, Karadeniz kıyılarında ise Basğ’lar otururdu. Bu halkın yurdu Bzıb Irmağı’na kadar uzanan yerlerdi. Bu bölgenin daha güneyinde de Psow suyuna kadar olan yerler Sanıg’ların yurdu idi. Zih’ler ise bu topluluğun batısında yerleşmişti. Saydığımız bu gruplar yaşam biçimi ve dil bakımından birbirlerine çok yakın idiler. Bilinen çağlardan bu yana Misimyan’ların yurdundan dağların kuzey yönüne, Kuban ve Terek Havzalarına gelen yollar açıktı. Bu yollar, Sançar Marıhu ve Kulhor dağ geçitlerinden Kuzey’e bağlanırdı.
Yukarıda saydığımız gruplar Abhaz ve Abazin gruplarının ortak atalarıdır. Bunlardan bugünkü Abazinlere en yakın olanlarının Zih’ler olduğu artık bilinmektedir. Zih’ler, Sanıg’larla yan yana yaşamışlardır. Tarihi araştır-malar ve destan incelemelerinden anlaşıldığına göre, bilinen ilk Abazin toprakları Abhazya’nın Kuzey-doğusundan başlayan ve Tuapse’de Karadeniz’e ulaşan bölgedir. Bugünkü Abazinlerin bir bölümünün, Abazinlerin ilk yerleşim bölgesinden ayrılarak, bugün Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti sınırları içerisinde bulunan Teberda vadisine gelişlerini anlatan öyküler, yukarıdaki görüşü günümüze değin getirmektedir. Bugünkü Abazin halkının bir bölümü olan Aşkharıwa’larla Aşıwa’ların büyük bir grubunun Abhazya’nın kuzeybatısından ayrılarak bugünkü Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’ne gelişi bu öykülerde açıkça anlatılmaktadır. L. Lavrov’un yazılarından anlaşıldığına göre, Abazinler, Adler, Tuapse, Lazarev bölgelerinde yaşarlardı. Abazin köyleri, Soçi’nin kuzeybatısına kadar olan bölgelerde dağınık biçimde yerleşmişlerdi. Bu bölgelerdeki yer isimleri Abazinlerin, tarihin geçmiş çağlarında da bu bölgede yaşadığını kanıtlamaktadır.
L.N. Lavrov’a göre Aşkharıwa halkı Adler ile Gagra arasında yaşardı. Bunların kuzeybatısında ise T’ap’ant’a (Aşıwa’ların başka bir ismi) halkı otururdu. Birinci yüzyılın ikin¬ci yarısında Karadeniz kıyılarında feodal toplum biçimi oluşmaya başladı. Bu çağlarda Abhazya’da krallık yönetimini ve Abhaz Kraliyet hanedanlarını görüyoruz. Psıl ve Sanıg kabilelerinin de Abhaz Krallığı’na bağlandıkları anlaşılmaktadır.
Konu üzerinde araştırma yapan bilimadamlarının açıklamalarına göre önce Apsıwa (Abhaz) toplumu oluşmaya başlamıştır. Daha sonra bu topluluktan ayrılan gruplar Abazin Halkı’nı oluşturmuşlardır. Z.V. Ançabadze adlı araştırmacı “Abasg ve Bazıg ismi Abhazlardan olan bir halk grubunun ismidir. Bunlar Abazinler’dir. şimdi büyük bir kısmı kuzeyde yaşamaktadır. Bu halk Aşıwa (T’ap’ant’a) ve Aşkharıwa kollarından oluşmaktadır.” der. L.Lavrov ise bir başka görüş getirir. Lavrov’a göre Abazinler, Abhazya’da; Karadeniz kıyılarında, Abhazya’nın kuzeyinde yaşamışlardır. Lavrov şöyle yazmaktadır: “Abazin dilinin Abhazca’ya benzerliği, yüzyıllar boyunca Abazin halkının ataları ile Abhazların komşu olmasından kaynaklanmaktadır.” L.Lavrov’un, “Kuzey-batı Kafkas Boylarının Ortaya Çıkışı Üzerine” adlı araştırmalarında şu sözler yer alır: “Abazinler, Karadeniz kıyılarında yaşayan, Abhazlarla komşu olan ve onlarla kaynaşmayan boylardandır.” Abazinler XIV ve XV. yüzyıllarda dağların kuzey yüzüne göç ederek yerleşmişlerdir. Dilleri ile ilgili araştırma yapan bilginlerin yazılarına bir göz atmakta yarar vardır: S.H.Bğajba’nın yapıtı “Abhaz Dilinin Bzıb Dialekti” adlı yapıtında, Abhaz ve Abazinlerin dil kurgusu bakımından aynı, fakat konuşma açısından farklılık gösteren boylar olarak yan yana yaşadıkları vurgulanmaktadır. Aradan geçen yüzyıllar farklılıkları arttırmıştır. şimdi bile her iki dilde benzerlikler çoktur. Gramer açısından ve sözcükler bakımından benzeşim büyüktür. Bu benzeşime en uzak kalan T’ap’ant’a (Aşıwa) diyalekti ile konuşanlar bile Abhazlarla anlaşabilir.
Bu iki boyun dil benzerliği üzerine Gürcü araştırmacı Ketevana Lomatidze şöyle der: “Aşıwa konuşma biçimi, Aşkharıwa ve Apsıwa konuşma biçimlerinin gramatik gelişme üslubunu korumuştur. Aşkharıwa konuşma biçimi ise Apsıwa ve Aşıwa biçimlerinin her ikisine de yakındır, ikisi arasında yer alır.” Abazin halkının dili ve tarihi üzerine çalışan A.Genko’nun yapıtı “Abazin Dili”nde, Abazin sözcüğü ile ilgili şöyle bir bölüm vardır: “Kuzey Kafkasya’nın diğer Çerkes boylarından olan Adıgeler, güneybatı komşuları olan Karadeniz kıyılarına kadar uzanan boylara (Abaze, Abadze) derlerdi.” Bu iki dil üzerine araştırma yapanlar, L.Lavrov’un “Dillerin benzeşimi, iki toplumun komşu olmalarından kaynaklanmaktadır” savını, yanlış bir değerlendirme sayarlar. Z.V.Ançabadze’nin şu sözleri de L.Lavrov’un savına uymamaktadır. “Dil birliğinin, halkın kültür benzeşiminden doğduğu kabul edilemez. Çünkü sözkonusu olan, dillerin benzeşmesi değil, gramer benzeşmesidir. Köken olarak sözcük benzeşimidir. Abazinlerin ve Abhazların dillerinde gramer ve sözcük birliği vardır. Bu benzerlik, komşuluktan ve kültür yakınlığından doğmaz.” Lavrov dışındaki diğer araştırmacıların görüşleri de bu görüşe uymaktadır.
Abazinlerin atalarının Karadeniz kıyılarında, Soçi, Tuapse, Lazarev yörelerinde, Abhazya ile komşu olarak yaşadıkları doğrudur. Ancak bunlar, bu çağlardan önce Abazin ve Abhaz boylarının dil, kültür, yerleşim bölgesi olarak “aynı halk olmadıkları” sonucu çıkmaz, savı yaygındır.
Açıklamalardan da anlaşılacağı gibi Abazinlerin tarihini aydınlığa çıkarmakta Z.V. Ançabadze’nin görüşünü gerçeğe daha yakın olarak kabul etmekteyiz. Ancak, Abazinlerin toplum olarak kendilerine has bir düzen kurarak, Abhazlardan ayrıldıkları görüşüne de tam olarak katılmak mümkün değildir. XV. ve XVI. yüzyıllarda, Abazinlerin kalabalık gruplar halinde kuzeye göçerlerken de Abhaz dilinden ayrı olarak, Abazin dili oluşmuştu. Bu olgu, Ançabadze’nin savını az da olsa zayıflatmaktadır. Ançabadze’nin savını zayıflatan bir durum daha söz konusu olmaktadır. Bugün Adıgey ve Abhazya’da yaşayan halklar içerisinde, diyalekt farklılığını yitirmemiş Abazin grupları ve köyleri vardır. Abazin halkının bir bölümünün dil özelliğini koruyarak Abhazlar arasında yaşaması, Ançabadze’nin savının tersine bir durum ortaya çıkartmaktadır. Bugün bile Abazin grupları Abhazya’nın Ahıçıps, Psıxhu, Psanman köyleri ile Adıgey’in Kueşhable, Ulsk, Wılap köylerinde yaşamaktadırlar. Bu durum ise Abazinlerin kuzeye göç etmeden önceki yüzyıllarda da var olduklarını kanıtlamaktadır.
Bilimsel araştırmalara kaynak olan arşivlerde, bu savı doğrulayan bir belge daha vardır. 20 Temmuz 1864 tarihinde Varp yöresinde bulunan bir Rus birliğinin komutanı, üstlerine yazdığı bir mektuptaki “Psıhu halkından olan 105 ailenin, Huıj vadisine yerleşmek için izin istediklerini size duyurmayı görev sayarım” sözü, adı geçen ailelerin o zaman bu yöreye yerleştiğini göstermektedir. Nitekim bugün Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti sınırları içerisinde bulunan Aşkharıwa kökenli Huıj Du (Büyük Huıj) köyünde, bu ailelere rastlanmaktadır. Bu köy, Yinciğ Irmağı vadisi içinde kurulmuş bulunmaktadır. Arşivlerde bir başka belge daha vardır. Bu belgede ise şöyle denmektedir: “Tuapse’de Abzekh’lerle birlikte yaşayan Abazinlerin Barakhey kolu, Çarlık Yönetimi yasalarına uyacaklarına ilişkin yeminde bulundular. 1826-1832 yılına kadar, Kafkas Dağlarında yaşayan boylardan söz eden etnografik ve istatistik belgeler, X. yüzyıla gelindiğinde bile Abazinlerin Adıge ve Abhaz boyları arasında yaşadıklarını göstermektedir. Bu belgelerden birinde şöyle denmektedir: “Apsnı’da (Abhazya’da) Abhaz ve Abazin adlarında iki toplum yaşamaktadır. Bu topluluklar kendilerini Abhaz ve Abazin olarak isimlendirmektedir.”
Bu açıklamalardan sonra Abazinlerin toplum olarak ortaya çıkışlarını inceleyelim. Bu çıkış, 600’lü yıllardan önce olmuştur. Çünkü bu yüzyıllarda Abhazya’da ve diğer Karadeniz kıyısı topluluklarında feodal oluşum, henüz başlamamıştır. Bilindiği gibi toplumların doğuşu ve oluşumu sınıfsal toplumun oluşumuna bağlıdır. Kuzeybatı Kafkasya’da toplumların ortaya çıkışı, feodalizm ile başlamıştır. Zira bu bölgede yaşayanlar arasında eski köy cemaatlerinin oluşumu giderek feodal döneme ulaşmıştır.
VI. yüzyıl içerisinde feodal dönem öncesi yaşamının özelliklerine de rastlanmaktadır. VI. yüzyılın sonu ile VII. yüzyılda Kuzeybatı Kafkasya’da yaşayanlar (Zih’lerle birlikte) arasında feodal yapı oluşmaya başlamıştır. Daha sonraları VII., VIII. ve IX. yüzyıllarda Abhazlar, toplum olarak oluşumlarını tamamlamışlardır.
VIII. yüzyılda, kuzey Abazaları (Abazinler) arasında Ghambısta (Wıerkh), yani soylu sözcüğü ve bu sözcükle nitelenen sınıf ortaya çıkmıştır. Bu soylu ailelerin en büyük zenginliği hayvan sürüleri idi. Karadeniz kıyılarındaki dar şeritlerde ise kalabalık hayvan sürülerini doyuracak otlaklar yoktu. Abhaz, Gürcü ve Abazin soylularının sürülerine yetecek otlak bulunamayınca daha kuzeye göç etme zorunluluğu doğmuştur. Böylece Abazinlerin kuzeye göçüşü başlamıştır. Bu göç sırasında kimi Abhaz soyluları da Abazinlerle birlikte kuzeye göç etmişlerdir. Bugün, bu aileler Abazinleşmiştir. Örneğin; Xhrıps (Marşan) ve Daguna (Argun) soyları bugün Uzunyayla ve Sivas yörelerinde, Abazin köylerinde oturmaktadır.
Abazinlerin kuzeye göçlerinin nedeni ve göçün nasıl yapıldığı bugüne dek tam olarak aydınlığa kavuşturulama-mıştır. Çarlık dönemi araştırmacıları, Abazinlerin kuzeye toptan göç etmediklerini, peyder pey göç ettiklerini söylemektedirler. Bu konuda da bugüne dek sağlam bir görüş birliği oluşmamıştır. J.Guldenştayn, S.Boronevski, L.Lule, Abazinlerin XVII. yüzyılda kuzeye gittikleri savını ortaya atmışlardır. Bu savın yanlışlığı, bilinen bir olay ve belgelerle kanıtlanmaktadır. Yegebekhua (Gebekhua) Dudar adlı Abazin Prensinin 1555 yılında Kabardey elçileri ile birlikte, bugünkü Karaçay-Çerkes yöresinin temsilcisi olarak Moskova’da Çar İvan Grozni nezdinde görevlendirildiği ve uzun süre Moskova’da kaldığı saptanmıştır.
XVI. yüzyılda Abazinlerin kuzeye, bugünkü Karaçay-Çerkes ve Adıgey Cumhuriyetlerine yayıldıklarını belirten Ekaterini Kuşeva, “Kuzey Kafkasyalılar ile Rusya İlişkileri” adlı yapıtında, 1570 yılında yazılan bir belgeden söz etmektedir. Bu yazıda, “Büyük Khaberdey Prensi Temrıkhua, Abazinler ve Besleneylerin yardımına geldi”, cümlesi yer almaktadır. O halde, XVII. yüzyıl tezinin doğru olmadığı açıkça ortaya konmaktadır. Diğer bir grup yazar, Abazinlerin Kuzeye göçünü daha eski çağlara götürürler. N.F. Yakovlev’e göre XI. yüzyılda Abazinlerin kuzeye göçü başlamıştır. A.N. Genko’ya göre ise Aşıwalar XII ve XIII. yüzyıllarda, Aşkharıwalar ise XIV. yüzyılda kuzeye gelip yerleşmişlerdir.
Arşiv belgelerine göre, 1239-1240 yıllarında Moğollar, Gürcüstan üzerinden Kafkasya’ya saldırmışlardır. Saldırının ağırlığı karşısında sıkışan kıyı halkları, Moğolların ulaşamayacağı sarp dağ vadilerine çekildiler. XIV. yüzyılda da Timur orduları kuzeyden, steplerden gelerek Kafkasya’ya saldırmıştır. Saldırganların çekilmesinden sonra kuzeyde çok geniş yaylaklar ve otlaklar boş kalmıştır. Toprağı az olan deniz kıyısı halkının boşaltılmış geniş topraklara doğru uzanması olağandır. Abazinlerin Aşıwa kolunun XIV. yüzyıl sonu ile XV. yüzyılda peyder pey bugünkü Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’ne yerleşmiş olduklarını açıkça söyleyebiliriz. Aşkharıwa kolu ise XV. yüzyılın ikinci yarısı ile XVII. yüzyılın ilk çeyreğine kadar olan zaman dilimi içerisinde peyder pey kuzeye gelip yerleşmişlerdir. Daha sonraki dönemlerde de bu göçler sürmüştür. Örneğin; Barakhay kabileleri 1830’larda kuzeye gelmiştir. Dağı aşan Abazinler önce Teberda, Kubina, Yincig Irmakları kıyılarına, Gum ve Malka vadilerine yerleşmişler, daha sonra bugünkü Adıgey ve Khaberdey yörelerine kadar dağılmışlardır. Bu dönemde Abazinler artık Aşıwa ve Aşkharıwa diyalektleri ile konuşan, iki bölümlü bir toplum olarak oluşumlarını tamamlamışlardır. Aşıwalar bu dönemde altı alt kola ayrılmakta idiler. Bu nedenle Tatar ve Osmanlılar Aşıwalar için “Altı Kesek Abaza” deyimini kullanmışlardır. Nitekim bugün bile Uzunyayla’da bulunan Aşıwa köyü(Lokıt veya Lokhuaje) Altıkesek ismini taşımaktadır.
Bu kollar şunlardır:
1- Loo’lar ve Loo’lara bağlı olan ailelerin oluşturduğu grup,
2- Bibard Grubu,
3- Darıkua Grubu,
4- Khılış Grubu,
5- Jantemir Grubu,
6- K’açüa Grubu,
Abazinler’in Aşkharıwa grubu kuzeye geldiğinde şu kollardan oluşmakta idi:
1- T’am Grubu,
2- Bağ Grubu,
3- Mısılbiy Grubu,
4- Khızılbiy Grubu,
5- Başılbiy Grubu,
6- Barakhay Grubu,
7- Şegerey Grubu.
Dağınık bir biçimde kuzeye yerleşen gruplardan Barakeyler’in çoğunluğu, Kızılbiy, Başıkbiy, Mısılbiy ve Şegereyler’in önemli bir bölümü, Siydı-Yismel ve Gebekhua (Yegebekhua) ailelerine bağlı olarak Osmanlı topraklarına göç etmişlerdir. Geride kalan aileler grup grup birleşerek bugünkü Huıj Du, Huıj Çık’un, Çagarya (Şegerey), Abaza Hable, Guım Lokıt, Kubina Lokıt, Yincig Lokıt, Bibardkıt (Albırğan), Psıjkıt (Darıkuakıt), Karapagua, Marakıt gibi köyleri kurmuşlardır. Geri kalanların bir bölümü ise Habaz Rayonu ile Adıgey, Khaberdey bölgeleri ve Pyatigorsk kentine kadar dağılarak yerleşmişlerdir.
Abazinler, 1864 büyük göçüne kadar yurtlarında yukarda belirttiğimiz gruplar halinde yaşamışlardır. Daha çok at, sığır ve koyun yetiştirmekteydiler. Tarımla uğraşanlar ise buğday, arpa, mısır gibi tahıllar ile meyve yetiştiriyorlardı. Yetiştirdikleri ürünler ile el sanatı üretimlerini, kendilerinin imal edemedikleri mallar karşılığı olarak satarlardı. O devirden kalan istatistiklerden anlaşılacağı üzere Kuzey Kafkasya’da kalabalık yerleşme merkezleri çoğalınca, bu tür ticaret daha da genişledi. 1849 Nisanının 23’ünde, o zamanki adı ile Batalpaşinski (Çerkesk) kenti pazarında Abazinler’in 1000 post, 800 yamçı, 578 Çerkes Erkek Elbisesi, 400 çift yün çorap ve eldiven, 300 büyükbaş hayvan, 4500 at sattıkları anlaşılmaktadır. Karşılığında, 19044 som (altın para) almışlardır. Aynı gün satın aldıkları mal listesi de şöyledir: 15000 metre sırma sim, çok sayıda yatak ve masa örtüsü, semaver, 320 sandık, 280 ayna… Aynı şekilde Pyatigorsk, Georgievsk, Stavropol ve diğer kentlerde de pazarlar kurulur ve buralarda da Abazinler alış-veriş ederlerdi.
Büyük göçte anayurttan ayrılmak zorunda bırakılan Abazin grupları bugünkü Türkiye, Mısır, Ürdün, Suriye gibi ülkelere yerleştirilmişlerdir. Türkiye’de yaşayan Abazinler Uzunyayla bölgesinde; dört köy Pınarbaşı’na, dört köy ise Şarkışla’ya, Sivas’ın Yıldızeli ilçesi ve merkez ilçeye bağlı köylerle, Artova, Tokat, Havza yörelerine, Tufanbeyli, Yozgat-Sorgun, Çorum-Alaca, Eskişehir köylerine ve bir miktar da Ahlat-Adilcevaz yörelerine yerleştirilmişlerdir. Ankara, İstanbul, İzmir, Kayseri, Sivas, Eskişehir, Adana, Mersin gibi kentlere yerleşen Abazin aileleri de vardır.
Ekim Devriminden sonra başlayan dönemde yaşam biçiminin değişmesi ve kentleşme sonucu bugün anayurtta kalan Abazinler Karaçayevsk, Çerkesk, Yerkinşahar, Teberda, Yersokan, Nalçik, Pyatigorsk ve Maykop gibi kentlerde de diğer Çerkes grupları ile bir arada yaşamaktadırlar.