CHP genel başkan yardımcısı Onur Öymen 22 Haziran 2009 tarihinde TBMM’ye Milli Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından cevaplandırılması istemiyle Çerkes Ethem konulu bir soru önergesi vermişti. Önergeye MEB bakanının cevabı ve Onur Öymen’in önerge hakkında Habertürk tv kanalına verdiği mülakat ekteki gibidir.
22 Haziran 2009
TBMM Başkanlığına
Aşağıdaki soru önergemin Milli Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu tarafından yazılı olarak cevaplandırılması için gereğini saygıyla arz ederim.
Okul kitaplarında olumsuz ifade ve yorumlarla öğrencilere tanıtılan bazı kişilerin etnik kökenleri de belirtilerek yazılması, o etnik kökene mensup vatandaşlarımızı rencide etmekte ve onların haklı tepkisine yol açmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı olarak ders kitaplarının o etnik kökene mensup vatandaşlarımızın olumsuz tanıtılmasına yol açan bu durumu giderecek şekilde gözden geçirilmesi düşünülmekte midir?
Onur ÖYMEN Bursa Milletvekili
T.C.
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI
Strateji Geliştirme Başkanlığı
Sayı : B.08.0.SGB.0.03.06.03-11/4269 5/8/2009
Konu : Soru Önergesi
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
İlgi: 10.07.2009 tarihli ve A.Ol.O.GNS.0.10.00.02-14443 sayılı yazı.
Bursa Milletvekili Sayın Onur ÖYMEN2in “Okul kitaplarında bazı şahsiyetlerin etnik kökeninin belirtilmesine ilişkin” İlgi yazı eki 7/8710 esas numaralı yazılı soru önergesi incelenmiştir.
Milli Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları ve Eğitim Araçları Yönetmeliğimin “Ders Kitaplarının Nitelileri ve İncelenmesi ile Başvuru Sahibinde Aranacak Şartlar” başlıklı 5’inci maddesinde; “Ders kitapları;
- a) Anayasa ve kanunlara aykırı hususları içeremez.
- b) 1789 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununda yer alan Türk Milli Eğitiminin Genel Amaçlarında belirtilen ‘Atatürk İnkılap ve İlkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan; insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek’ hükmüne ve Türk Milli Eğitiminin Temel İlkelerine uygun olarak hazırlanır.
- c) Temel insan haklarına aykırılık taşıyamaz. Cinsiyet, ırk, din, dil, renk, siyasi düşünce, felsefi inanç, mezhep ve benzeri ayrımcılık içeremez,” ve Milli Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları ile Eğitim Araçlarının İncelenmesi ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönerge’nin 28’inci maddesinin l’inci fıkrasının (b) bendinde eğitim araçları içerik bakımından; bilimsel hata bulunup bulunmadığı, kişi, kurum ve kuruluşları yıpratıcı nitelikte olup olmadığı, temel insan haklarına aykırılık taşıyıp taşımadığı; cinsiyet, ırk, din, dil, renk, siyasi düşünce, felsefi inanç, mezhep ve benzeri ayrımcılık içerip içermediği, bilimsel ilke ve yöntemlere uygun olarak hazırlanıp hazırlanmadığı, estetik, edebi, kültürel ve sosyal değerlere uygun olup olmadığı, görsel unsurlarının toplum ortak değerleriyle bağdaşıp bağdaşmadığı yönüyle incelenir ve değerlendirilir denilmektedir.
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere ders kitapları ve eğitim araçlarının incelenmesinde, soru önergesinde öne sürülen konu da titizlikle ele alınmakta ve bu kriterlere uygun olmayan eserlere onay verilmemektedir.
Bilgilerinize arz ederim.
Nimet ÇUBUKÇU
Milli Eğitim Bakanı
ONUR ÖYMEN
HABERTÜRK TV MÜLAKATI
11 Eylül 2009
Sunucu- Efendim bazı bir soru önergesiyle tarihi sıfatların, tarih kitaplarındaki sıfatların çıkarılmasını istiyorsunuz. Neden böyle bir şeye ihtiyaç duydunuz?
Onur ÖYMEN- Bazı okul kitaplarında, tarih kitaplarında ve basında, bazı tarihi olaylar anlatılırken tarihte olumsuzları ile anılan rol insanlardan söz edilirken onların etnik kökeni de sıfatın başında zikredilir. Biz bunu yanlış olarak görüyoruz. Mesela birçok yerde İstanbul’un işgali sırasında yabancıların talimatıyla hareket ederek çok sayıda devlet görevlisini idama mahkum eden mahkemenin başkanına Kürt Mustafa deniliyor ve Kürt Mustafa Divanı diye geçiyor, sanki Kürtler bu işten sorumluymuş gibi algılanıyor. Yine Kurtuluş savaşında milli kuvvetlere karşı gelen, onlarla çarpışan, sonra Yunanlılara iltica eden Ethem ve Reşit kardeşlerin adı ders kitaplarında Çerkes Ethem, Çerkes Reşit olarak geçiyor. Yani Çerkesler ayaklanmış gibi algılanıyor. Halbuki pek çok Çerkes, Çerkeslerin büyük çoğunluğu Kurtuluş savaşında Atatürk’ün yanında yer almışlar, birlikte çarpışmışlar, çok büyük yararlıklar göstermişlerdir. Onların Çerkes olduğu söylenmiyor da, böyle karşı tavır takınan insanın isminin başına neden Çerkes sıfatı ekleniyor?
Bazı durumlarda Arnavut, Arap sıfatları da yine bu şekilde tarihteki olumsuzlukları ile anılan isimlerin başında için kullanılıyor. Verdiğimiz soru önergesinde bu kişilerin isminin önündeki etnik sıfatları çıkarın dedik. Kitapları tarayın, bunları, bu sıfatları çıkarınki o etnik gruba mensup insanlar üzülmesin, rencide olmasın.
Verdiğimiz soru önergesine Milli Eğitim Bakanından cevap geldi. Bize mevzuatı anlatıyor. Mevzuatta ders kitapları nasıl hazırlanıyormuş, taratılıyormuş, nasıl denetleniyormuş, ırkçılık, din ayrımı filan gibi unsurlara yer verilmiyormuş diyor. Ama bu söylediğim, bu toplumların nasıl rencide edildiği gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Mesela Lise 3. sınıf için hazırlanan İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük kitabının 114. sayfasında bunu görüyorsunuz. Yani orada işte Çerkes Ethem’den bahsediliyor, isminin önünde etnik sıfatı var, konunun içeriğinde ise olumsuz rolde anlatılıyor.
Biz diyoruz ki, bu isimlerin başından etnik sıfatını kaldırın. Yine tarihte yararlılıklar göstermiş bir çok insan var. Mesela Rauf Orbay’da Çerkes. Ama hiçbir kitapta Çerkes Rauf diye geçmiyor. Yani olumlu bir rol oynayınca onun etnik sıfatını söylemiyorsunuz, olumsuz rol oynayanlar için bazen böyle şeyler yapıyorsunuz. İşte bunları düzeltin diyoruz.
Ama maalesef bu iktidarın böyle olumsuzlukları, yanlışları muhalefetin uyarısıyla düzeltmek gibi bir alışkanlığı yok. Yani bu cevabın hiçbir yerinde işte uyarınızı dikkate alacağız, o gözle bir kere daha değerlendireceğiz gibi bir nezaket cümlesi bile yok. Yani “Biz zaten hepsini yapıyoruz, siz boşuna bunu yazmışsınız bu soru önergesini” der gibi. Halbuki bizim söylediklerimiz gerçeklerin ta kendisi. Ve biraz önce verdiğim örnekteki gibi kitaplarda böyle yazıyor. Şimdi bu iktidarın genel yaklaşımı budur. Yani muhalefete kulak vererek, muhalefetin önerilerini dikkate alarak çözüm üretmek, yanlışları düzeltmek gibi bir alışkanlıkları yok. Boyuna muhalefet bize görüş bildirmiyor deniliyor. Bildirdiğimiz zaman cevabınız böyle oluyor değil mi? Ve hep muhalefeti suçlayarak, kendilerinin hiçbir konuda hiçbir kusuru olmaz. Hiçbir konu onların gözünden kaçmış olamaz. Hiçbir yanlışlık yapmış olamazlar. Yanlışlık yapılmışsa geçmişte onu mutlaka muhalefet yapmıştır. Yani yaklaşımları bu. Diyelim ki muhalefet bir tarihte iktidarken bir yanlışlık yaptı. Bunu düzeltmek sizin göreviniz değil mi? Yani onu bahane göstererek siz bugün yapılan bir yanlışı savunabilir misiniz?