ÇERKES…

Aşağıdaki yazı Jineps gazetesinin talebi ile hazırlanmış ve yayınlanmıştı. Yazının başlığı “Biz Kimiz” idi.  Son günlerde isim üzerinde yoğunlaşan tartışmalar nedeniyle biraz genişleterek yeniden yayınlanmasının doğru olacağını düşündüm.

“Biz kimiz?” şeklindeki bir soru zaten problemin varlığını önemli ölçüde belirtmektedir. Bu sorunun sorulabiliyor olması, kimliğimizin tarihi gelişimi ile ilgili eksikliklerden kaynaklanmaktadır. Oysa mutlaka herkesin kim olduğu bellidir. Çünkü söz konusu “biz”, bazılarına göre Adığeleri, bazılarına göre Abazaları, bazılarına göre Adığe-Abhaz gurubunu, bazılarına göre ise Kuzey Kafkasya coğrafyasında yaşayan halkları içermelidir. Ancak “biz”in cevabı toplumsal kabul görmüş durumda değildir.

Adığelerin, Abazaların, Çecenlerin, özellikle de Dağıstanlıların kendi içlerinde uluslaşma süreçlerini tamamlayamadıkları, nüfusun büyük bir çoğunluğunun diasporada yaşadığı bir dönemde “biz”in içeriğini tanımlamak oldukça güçtür. Bu anlamda “biz” in karşılığını farklı anlamlarda yorumlamadan sağlıklı bir cevaba ulaşmak mümkün değildir.

“Biz” Kafkasya’da yasamakta olanlar açısından ve diasporadakiler açısından bakıldığında da farklılık içermektedir :

Kafkasya’nın farklı bölgelerinden kopup gelen, ancak; yolda, yerleşirken verilen hayatta kalabilme mücadelesinde “kader birliği” yapan ve Kafkasya’da farklı bölgelerde yaşarken diasporada aynı bölgelerde yerleşebilen, Türkiye de ortak kültür içerisinde kısmen asimile olarak birbirine benzeşen Çecen, Abaza, Dağıstanlı, Adığe icin “ biz” in cevabı, bu süreci yaşamamiş olan Kafkasya’da ki kardeşlerimiz tarafından farklı cevaplandırılacaktır. Bu anlamda “diasporadaki biz”, ile  “Anavatandaki biz”  farklılıklar göstermektedir.

Genel anlamda “biz kimiz” sorusunun cevabi üzerinde şu düşünceler üretilebilir:

“Diasporadaki biz” ler Kuzey Kafkasya coğrafyası içerisinde çoğunluğu akraba etnik kökenlerden gelen ve akraba diller konuşan, bir kısmı uzun geçmişteki orijinleri ve mensup oldukları dil gurupları açısından farklılıklar gösteren (1) ancak Kafkasyalılaşmış olan ve henüz kendi içlerinde uluslaşma süreçlerini tamamlamamış olan Adığe, Abhaz, Oset, Karaçay, Balkar, Çeçen, Dağıstanlı (2) isimleri altında Kuzey Kafkasya’da yaşayan kökenlerin, diasporadaki uzantılarıyız.

Diasporada kendi içerisinde dil bütünleşmesini Anavatandakiler kadar sağlayamamış(3) olan “diasporadaki biz” ler, Anavatandakilere göre, kader birliği nedeniyle kendini birbirine daha yakin hisseden uzantılar durumundayız.

Bu karmaşık cevap, anavatanda, önemli ölçüde nüfus kaybı nedeniyle birbirinden bağları kopmuş olmak, diasporadaki koşullar nedeniyle bir benzeşme-gelişmeyi bırakın sürekli erezyona uğrayan kültürler içerisinde olmaktan kaynaklanmaktadır.

Bu karmaşanın gerçekliğini unutarak olaya bakma şansımız olabilseydi, muhtemelen biraz daha beklenen cevabı verebilecek duruma yaklaşabilirdik.

Diasporayı unutup, sadece bugünkü coğrafyaları ve bugünkü kültürel yapıları içerisindeki Anavatan´ı  değerlendirme şansına sahip olabilseydik, “Uluslaşma süreci”nin sonlarını yaşamakta olan Adığe, Abhaz, Oset, Çeçen, Karaçay ve Balkar halklarından bahsetmek mümkün olabilirdi.

Teknik olarak, uluslaşamamış halklar ve/veya onların diasporik uzantıları  “milliyet”, uluslaşmış veya uluslaşmakta olan halkların diasporik uzantıları “ulusal azınlık” olarak kabul edilmektedir. Bu anlamda “diasporadaki biz” ler, mensubu olduğumuz ulusların devamı niteliğinde ulusal azınlıklar konumundayız.

Kafkasya’daki Adığe ulusunun uzantısı olarak Adığe ulusal azınlığının insanlarıyız ve her ne kadar diasporadaki benzeşme Anavatandaki kadar olmasa da teknik olarak “Adığe Ulusu”nun bireyleriyiz.

Ayni şekilde, Kafkasya’daki  Abaza (4), Oset, Çeçen , Karaçay ve Balkar  uluslarının uzantıları olarak bu ulusların   bireyleri diasporada yaşamaktadırlar.

Teknik  tanımlardan uzak, romantik anlamda bir “Kuzey Kafkasya Ulusu”ndan bahsetmek mümkün değildir. Ancak bu gerçek, Kuzey Kafkasya halklarının etnik ve tarihi yakınlıklarına gölge düşürmez.

İspanya´da Kuzey Kafkasyalılar gibi birbirine benzeyen – benzemeyen halklar aynı yapı içerisinde farklı parlamentoları ile birlikte yaşamaktadırlar.

İsviçre’de, kökenleri ayrı devletler halinde örgütlenmiş, Almanlar, Fransızlar, İtalyanlar ortak bir ulus ismine sahip olmadan ortak bir devlet içerisinde yaşamayı seçmişlerdir.

Ancak bu örneklerin terside geçerlidir. Kuzey Kafkasyalılardan daha fazla benzeşen Araplar, Turan kökenliler, vb, farklı devletler içerisinde yaşamayı tercih etmişlerdir. (Suriye, Mısır, Irak, Ürdün, S.Arabistan,Libya ve Türkiye, Azerbeycan, Özbekistan, Tacikistan,……)  Çünkü devlet ve ulus farklıdır. Zaten problemin özü de buradan kaynaklanmaktadır. En demokratımızın bile Türkiye´nin;  Devlet-Ulus, Üniter devlet vb. tanımları üzerine kurulu Resmi  İdeoloji ile beyinlerimiz yıkanmış durumdadır. Yani TC resmi ideolojisi alışkanlığı ile bir devlet olacaksa bunun içinde de bir tek ulus olmalıdır. ŞEMSİYE OLABİLECEK BİR DEVLET İSMİ GEREKLİ İSE BİR TEK ULUS İSMİ DE GEREKMEKTEDİR gibi bir yanlışın içerisinde buluveririz kendimizi. Konuya sağlıklı bir yaklaşım yapabilmek için öncelikle bu şartlanmışlıktan kurtulmak ve Ulus ile Devlet isimlerini birbiri ile çakıştırma alışkanlığından vazgeçmek gerekmektedir. Tabi bu zorlama Kafkasya gibi henüz uluslaşmasını tamamlayamamış halkları olan, farklı ulusal yapıları yanında çok yakında olabilen, ancak farklı olan, farklı dilleri konuşan insanlarımız söz konusu olunca iyice karmaşıklaşıyor.

Bir an için beyinlerimizi resmi ideolojinin paslarından yıkayabildiğimizi kabul edebilsek bakın neler karşımıza çıkabilecektir:

İtalyan, Fransız, İspanyol ve özellikle de Katalan, dillerinde konuşan insanlar birbirlerini Çeçen, Oset, Lzegi ve hatta Abhazca ve Adığece konuşan insanlardan daha çok anlayabiliyorlar.

Kuzey İtalya diyalektini konuşanlar ile İspanya´daki Katalanlar her biri kendi dillerini konuşarak karşılıklı anlaşabiliyorlar.

Katalan ile Fransız karşılıklı anlaşabiliyor.

Sayılamayacak kadar çok Arap ülkesi insanları karşılıklı olarak birbirlerini çok iyi anlayabiliyor.

Ama bu yakınlıklarına rağmen muhtemelen bizlerin beraber olmak istediğimiz kadar beraber olmak istememişlerdir. Mutlaka bunun da nedenleri vardır ..

Peki biz kimiz?

“Kafkas” mıyız? (ne demekse !)

Yasalar halk ismi koymayı men edince sığınılmak zorunda kalınan bir isimdir.

Herkesi kucaklayabildiği için ortak bir isimdir. Bence Nart daha akıllıca bir ortak isim olabilirdi, tabi ne olduğu pek anlaşılamayacağı için bu isme izin verilmeyecekti.

Kafkas bir halk ismi olmayıp bir coğrafya ismidir. SSCB nin dağılmasından sonra, özellikle Azerbeycan, Gürcistan, Ermenistan´ın bağımsız devletler olarak daha fazla dillendirilmesi, haberlerde yer alması nedeniyle Kafkasya ismi, aslında Güney Kafkasya olan yerler için geçerli olmaya başlamıştır. Aslında Kafkasya önüne hiçbir şey eklemeden Kafkas dağlarının kuzeyi için geçerli olup, Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan devletlerinin bulunduğu bölge Trans-Kafkasya (yani Kafkas ötesi) olarak adlandırılır dı ! Oysa şimdi durum değişti. Kafkas adı coğrafyası daha geniş daha muğlak bir tanımı içinde taşıyor artık.

Tüm bunlara ağır asimilasyon koşullarını ekleyince artık halk isimlerinin öne çıkarılması gerekiyor. Kafkas olmadığımıza göre bir halk ismimiz olması gerekmiyormu ?  Tabi ki evet.

Çeçen kendine kendi dilinde Vaynah, Galgay diyor. Ancak, onlar kendilerine Vaynah derken dünyanın Çeçen demesi, ülkelerinin Checenia olarak adlandırılması onların kim olduğunu pekte değiştirmiyor.

Asetinlere Ruslar Os diyor, Onlar kendilerine İron, Digor diyor. Ama bu Osetya´ yı herkesin bilmesini engellemiyor.

Abhazlar ülkelerine Apsnı derken uluslararası arenada Abhazya olarak tanınmış olması bir engel teşkil etmiyor. Abhazya latin kökenli dillerdeki Abkhasia ( Abhaz ülkesi anlamındadır) Apsnı dururken ve Apsuva dururken Abhaz kullanılabiliyor. Acaba inat etsek de,

“yok bu halkın ismi Apsuva, ülkenin ismi de Apsnı’dır” desek ne olur ? Bir avantaj mı elde edilir? Hayır, tam tersine insanların bildikleri yerine zorla başka bir şeyi öğretmeye kalkıştığınızdan halkınız ve ülkeniz daha az bilinir olur!

Kendilerini kendi dillerinde Euskaldinak, ülkelerini Euskal Herria olarak adlandıran halk uluslararası ortamda Bask olarak tanınıyor. Bu Baskların özgür olmalarını ve bilinmemelerini getirmiyor. (ETA nın “E” harfi bu isimden gelmektedir)

Peki “biz kimiz”

Bu soruyu sorarken “biz” den kastedilen nedir?

Diasporamıdır ?

Adığeler midir ?

Abazalar mıdır ?

Kuzey Kafkasyalıların tamamımıdır?

Vs., vs., varyasyonlar sonsuza kadar arttırılabilir….

Dili, coğrafyası ayrı olan Kuzey Kafkasya halkları ayrı ayrı halklardır. Bu halkların hiçbirisi katıksız kendi dillerinde konuştuklarında birbirlerini hiç mi hiç anlayamazlar !  Ancak ayrı ayrı halklar olmaları onların komşu olmadıkları, benzer kültürleri, ortak kökenleri, ortak psikolojileri olmadığı anlamına gelmez.

Bir devlet içerisinde farklı dillerin, farklı halkların olamayacağı anlamına hiç gelmez.

Buyurun İspanya´ya:

Aragon´da  Aragonese dili,

Asturian´da  Asturias dili,

Castille ve Leon bölgelerinde Leonese dili,

Bask bölgesinde, ve kısmen Navarra´da  Baskça,

Galicia´da Galiçya dili

Valencia Bölgesinde  Katalan dili konuşulur.

Günümüzde Baskların özerk bölgeleri vardır,  İspanya anayasasında Katalanların ayrı bir ulus oldukları kabul edilmiştir.

 

Buyurun İsviçre´ye (aslında resmi adı İsviçre Konfederasyonu´dur):

Alman kökenliler tarafından Almanca, Fransız kökenliler tarafından Fransızca, İtalyan kökenliler tarafından İtalyanca´nın ve bunların üstüne 30.000 kişilik bir nüfusun Romenş dilini konuşulduğu İsviçre´de bu insanlar ALMANYA, FRANSA, İTALYA GİBİ, KÖKEN ULUSLARIN YAŞADIĞI  DÜNYA ÇAPINDA TANINMIŞ ve GELİŞKİN  ÜLKELERE RAĞMEN  İsviçre´de bir arada yaşamayı seçmişlerdir. Hiç kimse, yok burası X-Almanya (mesala Güney Almanya) olsun, Kuzey İtaya olsun dememiş, İsviçre adı altında ve köken ülkelerinin dışında bir arada yaşamayı tercih etmemişlerdir.

Buyurun İngilizlerin ve Fransızların yaşadığı Kanada´ya. İngiliz ve Fransız isimlerinin her ikisinden de çok farklı bir isim altında Kanada ülke adı altında yaşamaktadırlar.

Buyurun İngilizlerin, Welshlerin İskoçların Great Britain´e (özellikle İngiltere demiyorum)

Beynimizi Ulus ve Devlet konusunda rahatlattığımıza göre şimdi daha rahat düşünebilir, karar alabiliriz.

Peki biz “Çerkes”miyiz, ve Çerkes kimleri kapsamaktadır?

Halklara isimleri sonradan verilmez. İsimler tarih içinde oluşur. Tarihi süreç içerisinde Kafkasya’daki otokton halklar kendi kendilerini Çerkes olarak tanımlamamışlardır.

Diasporada, Abaza “ben Abazayım”, Adığeleri göstererek “diğerleri Çerkes”, Lezgi “ben Dağıstanlıyım, digerleri Çerkes” derken, Çerkes ismi en çok Adığeler tarafından kabul görmüştür. Çünkü dünyada Çerkes ismi en çok Adığeler için, bu arada Adığe kimliği içinde kalmayı tercih etmiş olan Vubıhlar, coğrafi olarak Apsuvalardan kopuk ancak Adığelerle hem  anavatanda hem de diasporada içli dışlı yaşayan Aşuva ve Aşkaruvalar bu tanım içinde,  Çerkes adı altında görmüşlerdir.

Peki Çerkes ismi sonradan (bu sonradan daha çok Adığelerin Osmanlı ile ilişkilerinin başladığı dönemler  kastedilerek) Osmanlılar tarafından verilmiştir de bizler Türkçe bir isim ve çok yeni yapay bir isimle mi karşı karşıyayız?

Hayır!

Çerkes ismi, benim bulabildiğim kadarıyla, kayıtlı belgelere göre 1200 yılında bir İtalyan diplomat tarafından Sirkas ve bazıları tarafından da de Cirkas olarak kullanılmıştır. Tabi bir diplomatın 3 günlük bir ismi kullanması düşünülemeyeceğine göre 1200 yılında bilinen bir ad olan “Çerkes”in kökeni muhtemelen bu tarihten yüzlerce yıl önce oluşmuştur. İşte Çerkes değil ama Sirkas kelimesinin ad olması nedeniyledir ki günümüzde latin kökenli Fransızca, İngilizce, Almanca, İspanyolca, vs…. tüm dillerde halkımıza “Sirkaslı” anlamına gelen Circassien (okunuşu sirkassiyen) demektedir. Yani hiç kimse Türkçe kökenli Çerkez isminden hareketle Çerkezistanlı veya benzeri bir şey dememektedir. Ancak Türkler Sirkas´ın zaman içinde Türkçeleşmiş hali olan Çerkez´i kullanmaktadırlar.

Peki Adığe ismi ne kadar eskidir?

Adığelerin kökenlerinde bulunan Sindler, Meotlar, Sarmatlar, Kimmerler, Kerketler, vs. dönemlerinde Adığe ismi yoktur!  Bulabildiğim kadarıyla MS 2. Yüzyılda henüz Adığe adı ortaya çıkmamıştır. Yine de Adığe adının Çerkes adına göre çok çok daha eski olduğunu ve halk tarafından kendi ismi olarak benimsendiğinin altını kalın bir çizgi ile çizmekte yarar vardır.

Bütün problem gelip de,

-ya peki biz kardeş halklarız farklı isimler takıp ta bizi bir daha bölmeyin!

itirazlarına dayanır.

Aslında kimsenin kimseyi böldüğü yok. Zaten farklı olan halkların yapay bir isim altına sokulma çabaları kabul görmüyor.  Hepimiz birbirinden farklı olan kendi isimlerimizle bir arada olabiliriz. Olması gerekende budur!

İsviçre, Kanada, İspanya, vs örneklerinin de gösterdiği gibi farklı halk isimlerinin bir tek devlet adı altında toplanmasına bir engel bulunmamaktadır. Yakın bir gelecekte belki de bu örneklerimizin içerisine Avrupa Birliğini de koyabileceğiz.

Bu durumda  “biz kimiz” sorusunun cevabı : Biz, Adığe yiz, Abaza yız, Oset iz, Cecen iz, Karacay ız,… Bunun ötesinde ortak yaşam koşulları süreç içerisinde oluştuğunda, belki de bir gün  İspanya halkları veya İsviçreliler gibi bir çatı altında yaşayabilecek Kuzey Kafkasyalı akrabalarız demekten geçer. Hatta bunun da ötesine geçip tüm halklarla birlikte, karşılıklı saygı ve barış içerisinde yaşayalım demekten geçer.

Aslında gerçeği gören, sahada halkı yakından tanıyan herkes bilir ki, Anavatanda Adığeler, Vubıhlar, Aşuva ve Aşkaruvalar için ve diasporada kendisini bu tanım içerisinde gören herkes için Çerkes ismi geçerlidir ve bu ismin kullanılmasının bilinen politik ve pratik nedenleri bulunmaktadır.  Baskları unutmayalım!

Şamil JANE

(1)   Oset, Karaçay, Kumuk vb diller Kafkas dil gurubundan değildir. Ancak çok uzun yıllar Kafkasya’da bir arada yaşayan bu halklar Kafkasyalıdırlar.

(2)   Dağıstanlı, bir ulus veya halk ismi değildir. Aynı coğrafyada yaşayan farklı diller konuşan etnik gurupları tanımlamaktadır.

(3)   Adığeyibze; Abzeh, Hatıkoy, Cemguy, Bjeduğ vb. batı Adığe lehçelerini birleştirebilmiştir. Ancak Kabardeyce bunun dışında kalmıştır. Karaçay-Çerkes sınırlarında kalan Abazin dili ile Abazacanın bütünleşmesi sağlanamamıştır vb. Ancak diasporada tüm diyalektler yaşatılmaktadır.

(4)   Her ne kadar diasporanın bir kısmı tarafında Abaza adı içine Apsuva, Aşuva ve Aşkaruvalar sığdırılsa da,  diasporada ve Kafkasya´daki herkesin bu ismi aynı anlamda kullandığı söylenemez.

En İyi Oyun Blog