21 Mayıs ! Seni seviyorum !

Bir 21 Mayıs daha geldi, çok heyecanlıyız! Ne mutlu bize!

Mitingler yapacağız, hangi eyleme katılsak diye kafa yoracağız, nerede görünsek acaba diye düşüneceğiz günlerce. En güzel  kalabalık  kiminki yarışı yapacağız.

En fedakar olanlarımız her eyleme katılacak. Çok işimiz var çok.

En güzel pankart ve sloganları kim hazırlıyorsa onların eylemine gitmek lazım. En yoğun duygu seli orada olur.  Kafamızı kuma gömmüş durumdayız ya hani, yılda bir kez çıkartıyoruz ya işte ona değecek bir şeçim yapmalıyız. O günü doya doya yaşayalım da kumdan çıkış boşa gitmesin. Uzun bir süre bizi idare etsin.

“Anadil” denen gereksiz şey hiç de umurumuzda değil ama çok derdimizmiş gibi bağırmamız lazım. Hey devlet denen canavar bizi yuttun, yok oluyoruz dilimizi- kültürümüzü istiyoruz diye bağıracağız. “Al, buyur tepe tepe” derse ne yapacağız bilmiyoruz ama olsun bağıralım…

“Anavatan” denen soykanın da sanki çok meraklısıymışız gibi davranacağız.

Katil ! soykırımı tanı! diye haykıracağız. Tanıyorum, buyur gel,derse ne yapmamız gerekir diye düşünmeyeceğiz, çünkü hiç bir durum bizim duygu yüklü bir günlük atmosferimizden daha önemli değildir. Bağıralım…

“Defol, işgalci ! “ diye sesleneceğiz.Anavatanda yaşayanlara buradan  ayar vereceğiz.Onlar  kendi iradesinin farkında olmayan bir avuç zavallı ne de olsa.Onlar için de bağıralım ne olacak…

Tüm bu haykırışlarımızla meydanlarda tüylerimiz diken diken olacak, gözlerimiz dolacak. Ğıbzelere eşlik edeceğiz. Uzun zamandır görmediğimiz arkadaşlarımızla görüşüp muhabbet edip hasret gidereceğiz. Ne mutlu bize, çok heyecanlıyım!

Dağıtılan bayraklar, dövizler, pankartlar geri toplanmaz umarım. Onları eve götürüp hatıra olarak saklayacağız. Belki de her yılın hatırasını biriktirebilirsek koleksiyon bile yapabiliriz. Ne güzel.

Önce deşarj olmamız lazım. O yüzden nefretin doruklarına çıkacağımız  sloganları doya doya atacağımız mitinge gitmeliyiz. Oradan da, önlerine çizilen çizgiden ayaklarını taşırmamaya özen gösteren “seviyeli” topluluğun mitingine katılırız.Orada biraz dinlendikten sonra  varsa ötekileri de dolaşırız.

Kahrolası düşmanlar!…. Aslında bir sorunumuz var tabi de ne? Tam olarak bilmiyoruz. Galiba bizim beynimizde. Benliğimizde. Ruhumuzda. Neyse böyle olduğunu bizden başka kimse bilmiyor nasılsa. Boşver bağır gitsin. Taş atacaksın da kolun mu yorulacak. Ne güzel deşarj olacaksın, mutlu mesut evine döneceksin. En fazla sesin kısılır, ertesi gün de unutursun gider. 21 Mayıs’ı seviyorum.

Aslında hazır bu kadar insan toplanmışken bir de düğün yapabilseydik ne güzel olurdu. Neyse ileride belki o da olur.

Halkımı seviyorum. İyiki de Çerkes olarak doğmuşum. Çerkesliğime, ezikliğime aşığım. Yoksa 21 Mayıs’ı yaşayamazdım mazallah.

21 Mayıs’lar bizim geleceğimizdir. 21 Mayıs’lar varoldukça bizler de varolacağız. Ne mutlu bize. 21 Mayıs’ı seviyorum. Sahi neydi 21 Mayıs? Aman neyse ne, bilen birilerine rastlarsam sorarım.

Bu mahmurluktan kurtulmak zorundayız!

Arkadaşım Çetao Nadir’in sözlerine yürekten katılıyorum:

“Bilinci uyanmış, dikkati bilenmiş birkaç bin kişiyi saymazsak büyük kitle kendi gerçeğine, vatanına işte böyle yabancı duruyor. Sadece karnı doysun, ailesi kurtulsun, çoluk çocuğu ve akrabaları kurtulsun istiyor. Yani bireysel kurtuluşu kurtuluş görüyor. İlk okul sıralarından mezara kadar beyinlere düşük dozlarla çaktırmadan enjekte edilmiş olan resmi devlet ideolojilerine, egemen devlet mantığına iman etmişler.

Artık ölümcül bir sürgün tersine çevrilmeli, bu sürgünün eseri olan diaspora geri dönüş, dünya kamuoyunda sorunlarımızın tanıtımı konusunda kararlılık adımları atmalıdır. Halkın parçalanmışlığı mücadele ve başarı gerekçesi yapılmalıdır.

Bilinçlenmenin en büyük güç kaynağı olan gündür 21 Mayıslar. Her yıl vatanının ve halkının çıkarı için adım atma, halkı kökleri üzerine dikecek mücadeleyi geliştirme, atılım yapma günü olmalıdır insanlarımız için.

Yıllarca süren savaşların ardından vatanlarından sökülen atalarımızı ve onların mücadelesini saygı ve gururla anıyor, insanlık tarihinde bu tür acılı ve karanlık günlerin bir daha yaşanmamasını diliyorum.

Dilerim soykırım, sürgün coğrafyaları olmaz bir daha. Kimse kopmaz kökünden ve kopmuş olanlar geri döner, hepimize sevgi dolu yürekler kalır.”

En İyi Oyun Blog