MURAT PAPŞU
Nart Dergisi 72. Sayı
kafkasfederasyonu.org
Köpek, niteliklerini üç yaşında, at dokuz yaşında,
erkek otuz yaşında gösterir.
Çerkes atasözü
Çerkeslerde atçılık binlerce yıllık geçmişten süzülerek bugünlere gelen bir bilimdir. Çerkeslerin atla ilişkisini ona verdikleri ad da gösterir: şı hem at hem de erkek kardeş anlamına gelir. Bu, özel bir bağlılığın ve bu asil hayvana duyulan sınırsız sevginin ifadesidir. Çerkesler mahmuz kullanmaz. Acı vermemek için ata yumuşak deri uçlu kamçıyla nadiren vurur, kamçıyı sadece bir simge olarak taşırlar. Kamçı, genç kızın sevgilisine verdiği güzel bir hediye veya atlı oyunlarda ödüldür.
Atla ilgili gelenekler Çerkeslerin yaşamında önemli yer tutar. Çerkes geleneklerine göre bir kadının veya yaşlının önünden atla geçmek büyük ayıptır. Atlı 30-40 metre kala atından iner, karşılaştığı kişi yürüyorsa saygılı bir şekilde durur ve sağ tarafından geçmesini bekler. Karşılaştığı kişi duruyorsa, atının dizginlerinden tutarak saygılı şekilde yanından geçmesi gerekir. Bir kadınla veya büyükle atın üzerinde oturarak konuşmak ayıptır.
Atlıyla yaya karşılaştığında önce atlı selam verir. Atlı, karşıdan gelen bir kadına veya yaşlı bir adama rastladığında atından inerek gideceği yere kadar ya da izin verilinceye kadar ona eşlik etmesi gerekir. Atlı olarak bir yere gidilirken herkesin konumuna göre bulunması gereken yer bellidir. Yaşça küçük olan, thamadenin solunda yerini alır. Thamadeye birden fazla atlı eşlik ediyorsa büyük olan solunda, daha genç olan sağında yer alır. Ölüm haberi getiren atlı atın ters tarafından, yani sağından iner. Bunun dışında atın sağından inmek uğursuzluk sayılır.
Misafir olunan bir evde ağırlamadan duyulan memnuniyet veya memnuniyetsizlik at üzerinden gösterilir. Ayrılırken, memnun kalınmışsa at başı eve doğru bakacak şekilde tutulur ve öyle binilir. Sağdan dönerek avludan çıkılır. Ev sahibinin konukseverliğinden memnun kalınmadığını göstermek içinse, avludan çıkarken ata kamçıyla vurulur.
Ehlileştirilmemiş yılkı atlarının yakalanması için arkançeş denilen özel bir at eğitilirdi. Yılkıcı onun üzerindeyken yabani atın boynuna arkanı (kementi) atardı. At kaçıp kurtulmaya çalışırken arkançeş de nereye giderse gitsin sürekli onun ardından koşardı, ta ki yılkıcı boynundaki arkanı tutuncaya kadar. Fakat yılkıcının arkanı gevşettiğini hissedince yavaş yavaş hızını azaltır ve birdenbire dört ayağını direyerek çakılmış gibi dururdu. Böylece yılkıcılar en güçlü atın bile kolayca hakkından gelirler ve onu yakalayıp yere devirirlerdi.
Çerkes Atı Cinsleri
Eskiden pşı (prens) ailelerinin kendi adlarıyla anılan at cinsleri vardı. En ünlü Çerkes atı cinsleri Şoloh ve Beçkandı. Şoloh, Beştav’da ve Zelençuk vadilerinde (bugünkü Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti), Beçkan ise bugünkü Adıgey topraklarında yaygındı. Bu cinslere Kırım pazarlarında yerli koşu atlarından 25 kat fazla fiyat verilirdi. Şoloh cinsi atların özelliği, toynaklarının bardak biçiminde olması ve arka tırnaklarının olmamasıydı; bunun için nala ihtiyaç duymuyorlardı. Beçkan, özellikleri açısından eşsiz bir binek atıydı. Çok sabırlı ve dayanıklı, Çerkeslerin yaşamının ayrılmaz parçası olan biniciliğin bütün gereklerine son derece uygundu; gerektiğinde yemsiz olarak 3-4 günlük yola dayanabiliyordu. Halk arasındaki tarifiyle Beçkan: “Boynu düzgün, sağrısı mantara benzer, geyiğinki gibi dik baldırları vardır. Kasığı dardır, genişliği üç parmağı geçmez. Bir kaburgası fazladır ve dolayısıyla gücü de fazladır.”
Kundeyt 7-9 yaşına kadar genellikle özelliklerini göstermez. Bu cinsin kısrağını iki yaşına kadar basit bir cinsten ayırmak zordur; çok tüylü ve gösterişsizdir. Ama iki yaşından sonra değişmeye başlar. Tüyleri düzelir, karnı toplanır, kulakları sivrilir, asıl görünümünü almaya başlar.
Bu cinslerden başka Zelençuk vadilerinde Alheskir, Hağundoko, Hatohşoko cinsleri ve Yecebukay’da Yivuan cinsi atlar biliniyordu. Bu cinsler mükemmel binek atı nitelikleriyle ve pşıların özel damgalarıyla tanınıyordu. Çerkesler, atı sadece binmek için yetiştirirler ve sadece aygırlara ve iğdiş edilmiş atlara binerlerdi. Kısrak sürüleri sadece üreme amacıyla tutulurdu.
Baskın ve soygunu meslek edinen soylular şöyle dermiş: “Bir Abuk ve bir arkanın varsa, artık malın mülkün var demektir…”
En varlıklı ve nüfuzlu at yetiştiricisi olan Çerkes pşılarının sürüleri hiçbir zaman 150-200 kısrağı geçmezdi. Kendi damgası olan her pşı kendi at cinsine sahip olabilirdi. Geçmişte olmuş şöyle bir olay anlatılıyor: Pşı Şoloh yaşlandığı için işlerini oğullarına devretmiş. Pşının kısrak sürüsü hiçbir zaman iki yüzü geçmemiş. Oğulları ise birkaç yılda bu sayıyı bine çıkarmışlar ve bütün hayatı boyunca bu kadar ata sahip olamadığı için babalarına serzenişte bulunmuşlar. Yaşlı pşı karşılık vermemiş. Ertesi gün bin kısrağın hepsini yüksek çitlerle çevrili ağıla getirmelerini emretmiş. Daha sonra adamları üç taraftan ateş etmeye başlamışlar; ürken kısraklar ateş edilmeyen taraftaki çite doğru hücum etmişler. Fakat sadece yaşlı pşının eski sürüsünden olan iki yüz kısrak yüksek çitlerin üzerinden atlayabilmiş. O zaman yaşlı Şoloh oğullarına demiş ki: “İşte, çiti geçenler benim cins atlarım, kalanlar da at değil inek…”
Çerkesler donlarına göre de atların nitelikleri olduğuna inanırlardı. Tarihçi ve etnograf A.H. Zafes’in yazdığına göre Çerkeslerin tercihi demir kırı ve doru idi, alaca at hiç yetiştirmezlerdi. Bununla ilgili şöyle bir hikaye anlatıyor:
Bir gün kurt sürüsü yaşlı, kör bir kurdun önderliğinde, yılkıcıların yokluğundan yararlanarak at sürüsüne saldırmış ve birkaç tayı yaralamış. Kurtlar kaçarken içlerinden biri kör kurda yılkıcının atla onları kovaladığını söylemiş. Yaşlı kurt atın donunu sormuş. Yağız olduğunu öğrenince “Hemen sürülmüş bir tarlaya girin” demiş. Kurtlar sürülmüş tarlaya girip koşmaya başlamışlar ve yağız at onlara yetişememiş. İkinci defasında kör kurda binicinin onları doru bir atla kovaladığını söylemişler. Kurt bütün sürüye kesilmiş ağaç kütüklerinin bulunduğu bir yerde koşmalarını tavsiye etmiş… Orada koşmaya başlamışlar ve yine kovalayanın elinden kurtulmuşlar. Üçüncü kez yılkıcı koyu kır bir atla kurtların peşine düşmüş. İhtiyar kurt, sürüsüne güneşe karşı koşmalarını söylemiş ve yine yılkıcının elinden kurtulmuşlar. Dördüncü kez kaçarlarken bu kez yılkıcının demir kırı atla peşlerinde olduğunu öğrenince kör kurt telaşla, “Kürk pazarında buluşuruz”, demiş, “kurtarabilen canını kurtarsın.”
Yüz yıldan fazla süren yıkıcı Rus-Kafkas Savaşı ve sürgün Çerkes at cinslerinin çoğunun yok olmasına yol açtı. Daha sonra Rusya’daki iç savaş yıllarında kalan cinsler de yok oldular. Son Şoloh cinsi atlar Birinci Süvari Ordusu’nun birlikleri için dağlardaki otlaklarından indirildi ve kaybolup gittiler. Kafkasya’da Sovyet iktidarıyla birlikte Çerkes atçılığının da sonu geldi. Zelençuk vadilerinde kalan cins atlar da ilk Sovyet haraları kurulunca diğer cinslerle karıştılar.
25-30 Çerkes atı cinsinden bugün sadece Şağdiy kalmıştır. Kalan bu tek cins dünya atçılık literatüründe ‘Kabardin’ (Kabardey) olarak bilinir ve en iyi dağ atlarından biri kabul edilir. Kaygan dağ patikalarında yürümek, nehir geçmek, derin karda ilerlemek konusunda inanılmaz yetenekleri vardır. Dik kayalık patikalarda dengesini çok iyi korur. Ani ısı değişikliğine ve hava basıncına karşı dayanıklıdır. Ayrıca karanlıkta ve yoğun siste yolunu bulmasını sağlayan şaşmaz yön duygusu vardır. 150 kg. yükle günde 100 km. yol kat edebilir. 1935-36’da Kafkas dağlarında yapılan bir trialde Kabardey atları 3 bin km.lik mesafeyi kötü hava ve arazi koşullarında 37 günde tamamladılar. Bu konudaki rekor Aze adında bir kısrağa ait: Dağ eyeriyle ve tam yüklü olarak 100 kilometreyi 4 saat 25 dakikada kat etti. Bu dereceye başka hiçbir at cinsi tarafından yaklaşılamadı.
Kabardey atının yapısı güçlüdür, uzun boyunlu ve kalın gövdelidir. Kısa ve güçlü bacakları vardır. Arka bacakları dışa büküktür. Çok büyük olmayan uzun kafası genellikle çıkıntılıdır. Sırtı düz ve kısa, sağrısı düşük ve nispeten geniştir. Ortalama olarak cıdağı (sırt yüksekliği) 1.52-1.58 cm., göğüs genişliği 187.8, tarak genişliği 20.3 cm.dir. Kulakları uzun, dik ve çok hareketlidir. Yelesi ve kuyruğu gürdür. Genellikle doru veya yağızdır. Çetin dağ yollarında yürümenin sonucu, yürüyüşü enerjik ve yüksektir. Açık dörtnalı çok hızlı değildir. Yürüyüşü (adeta) sakin ve dengelidir. Süratlisi ve toplu dörtnalı yumuşak ve hafiftir. Bu özellikleriyle geçmişte Çerkesler için uzak askeri seferlerde ve baskınlarda kullanılan ideal bir attı.
Kabardey atları genellikle cinslerini doğal olarak sürdürürler ve yılkı halinde dolaşırlar. Rivayete göre soyu Cengiz Han’ın en gözde aygırından gelmektedir. Son derece sakin ve itaatkar huylu olduğu için tercih edilir. Çaprazlama sonucu dört yeni nesil elde edilmiştir. Bunlardan ‘İngiliz-Kabardey’ 1966’da resmen cins olarak kabul edilmiştir.
En iyi Kabardey atları Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’nde Malokaraçayevsk ve Malka, Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’nde Guaran haralarında yetiştirilir. Bu haralarda atlar yazın yüksek yaylalarda, kışın dağ yamaçlarında tutulur. İki yaşına geldiklerinde koşu performansları denenir. Kabardey atı diğer koşu atları kadar hızlı değildir, buna karşın diğer atçılık sporları için son derece uygundur.
ATLA İLGİLİ TERİMLER VE DEYİMLER
adığeş (адыгэш) – Çerkes atı
alaşe (алашэ) – iğdiş edilmiş aygır
Alp (Алп) – masal atı
arkan (аркъэн) – yabani atları yakalamak için kullanılan kement
arkanç’eş (аркъэнкIэш) – yabani atları yakalamak için özel olarak eğitilmiş at
dunajın (дунажын) – dört yaşında kısrak
dunan (дунан) – dört yaşında aygır
Durdıl (Дурдыл) – mitolojide olağanüstü gücü ve güzelliği olan at
Fare (Фарэ) – masal atı
hak’o (хакIуэ) – aygır
hak’uepş’e (хакIуапщIэ) – 3-4 yaşında aygır
kesrak (къэсракъ) – atın kuyruğunu kırkma şekli
kunajın (къунажын) – üç yaşında kısrak
kunan (къунан) – üç yaşında aygır
lhakoh (лъакъуэху) – seki (atın bacağının alt kısmındaki beyaz leke)
lhedakatsıce (лъэдакъэцыджэ) – toynaklarının üzerinde kısa tüyler olan at (cins at olmanın göstergesi sayılıyordu)
nebğef (нэбгъэф) – iki yaşında tay
pehu (пэху) – sakar, akıtma (burundaki beyaz leke)
pş’eğualekım (пщIэгъуалэкъым) – çok iyi değil, değerli değil (“kır değil”)
şavo (шауэ) – tarla işleri zamanı at güden çoban
şı ‘adej (шы Iэдэж) – binicisinin dizgininden tutarak götürdüğü at
şı’aku (шыIэкъу) – mola sırasında atlara bakmakla görevli kişi
şıbe, şı guarte (шыбэ, шы гуартэ)– at sürüsü, yılkı
şıbğa yilhan (шыбгъэ илъхьэн) – (birini) küçük düşürmek, aşağılamak (“atın göğsüyle itmek”)
şıbğarıvo, şıbğarık′o (шыбгъэрыуэ, шыбгъэрыкIуэ) – binicisinin attan düşürülmeye çalışıldığı bir oyun
şıbz (шыбз) – kısrak
şıbzıho (шыбзыхъуэ) – kısrak çobanı
şıbzıho plhır (шыбзыхъуэ плъыр) – geceleri kısraklara bakan çoban
şıç’eph (шыкIэпх) – savaşta veya baskında ele geçirilen esir (“at kuyruğuna bağlanan”)
şıç’etheş’ (шыкIэтхьэщI) – at alındığında yapılan kutlama
şıdıpe (шыдыпэ) – beyaz burunlu at
şıduğ (шыдыгъу) – at hırsızı
şı faşe (шы фащэ) – binek atının bütün takımı (eyer, dizgin, kamçı vd.)
şı f’edap’e (шы фIэдапIэ) – at bağlama yeri
şıguş (шыгуш) – koşum atı
şığacegu (шыгъэджэгу) – mızıka eşliğinde at oynatma ve bunun için çalınan melodi
şı ğajap’e (шы гъэжапIэ) – at yarışı yapılan yer, hipodrom
şığajeş (шыгъэжэш) – yarış atı
şığa-l’ığa (шыгъэ-лIыгъэ) – süvarinin atıyla birlikte gösterdiği kahramanlık (“atlık-erkeklik”)
şığase (шыгъасэ) – at eğiticisi
şığaşhe, şızeşe (шыгъашхэ, шызешэ) – ahırda atlara bakan, yem veren kişi
şıhahuşu (шыхьэхушу) – kendi atı olmayan ve başkasının atını kullanan kişi
şıhepş (шыхэпщ) – gece at otlatma
şıho (шыхъуэ) – at çobanı
şıhu (шыхъу) – iğdiş edilmiş aygır
şıhuape (шыхуапэ) – düğünde kızların mendil vb. ile atı süslemesi
şıhuğuse (шыхугъусэ) – at sürmede yardımcı kişi
Şıhulhağo (Шыхулъагъуэ) – Samanyolu (“at sürme yolu”)
şı′ığ (шыIыгъ) – savaşta, çarpışma sırasında atlara bakmak ve korumakla görevli kişi
şıkejeç’ (шыкъежэкI) – atlı karınca
şı k’uaf’e (шы кIуафIэ) – hızlı at
şılhegu, şıvaka (шылъэгу, шывакъэ) – kaplumbağa (“at toynağı tabanı”, “at ayakkabısı”)
şınşe (шыншэ) – yoksul (“atsız”)
şınt′ı’u, şıvunt′e’u (шынтIыIу, шыунтIэIу) – daha çok ilkbaharda atın sırtında çıkan çıban
şı’o (шыIуэ) – at ağılı
şıpehute, şupehute (шыпэхутэ, шупэхутэ) – atlı devriye
şıperıt (шыпэрыт) – başlık olarak verilen cins at
şıpetes (шыпэтес) – ata ilk defa binen çocuk için yapılan tören
şıplhe, jal (шыплъэ, жал) – cıdağı (atın iki omuzunun arası)
şıpsafe (шыпсафэ) – suvarma, atlara su içirme
şıpşerıh (шыпщэрыхь) – atın omuz üstünde taşınarak getirilen ganimet veya esir
şıseç′ (шысэкI) – at iğdiş eden kişi
şışe (шышэ) – at sütü
şış′e (шыщIэ) – tay
şışha (шыщхьэ) – binicinin hareket yönü (“at başı”)
şışhagoren (шыщхьэгуэрэн) – atların veya atlıların bir araya toplanması
şışhazef’edze (шыщхьэзэфIэдзэ) – dizginleri diğer atın eyerine bağlayarak atları hazır tutma
şışhaçınçe (шыщхьэчынчэ) – üvez ısırmasıyla atlarda ortaya çıkan bir hastalık
şışhamığaze (шыщхьэмыгъазэ) – gözüpek, yiğit (adam) (“başını çevirmeyen at”)
şışhates, şıtes (шыщхьэтес, шытес) – çift sürerken atı idare etmesi için üzerine bindirilen çocuk
şış′ıbğın (шыщIыбгын) – atın sırtındaki yaraları tedavi etmek için kullanılan merhem
şı tesıç’e (шы тесыкIэ) – ata biniş şekli
şı thak’uma deplhın (шы тхьакIумэ дэплъын) – attan iyi anlamak (“atın kulağına bakmak”)
şı-vuane (шы-уанэ) – tam koşumlu binek atı
şu (шу)– atlı, süvari
şudeğaze (шудэгъазэ) – atlının yolda karşılaştığı bir yaşlıya veya kadına eşlik etmesi
şu ğuse (шы гъусэ) – atla birine eşlik eden kişi
şupeje (шупежэ) – misafirleri karşılamak için çıkarılan atlı
şurılhes (шурылъэс) – yayaların atlılarla yaptığı bir yarış oyunu
şu ts’ahuts’e (шу цIахуцIэ) – (1) eyersiz binici; (2) silahsız süvari
Thojey (Тхъуэжьей) – Nart Destanı’nda Sosruko’nun sihirli atı
tuma (тумэ) – cins olmayan, karışık cinsli at
vork şı tesıç′e (уэркъ шы тесыкIэ) – soyluların zerafeti simgeleyen ata binme şekli
vuaneş (уанэш)– binek atı
yemılıc (емылыдж) –eyer vurulmamış at, yılkı atı
Zek′uetha (ЗекIуэтхьэ) – Binicilerin koruyucu tanrısı. Sürekli yolculuk eder, savaşa ve baskına gidenleri korur. Sefere çıkmadan önce ondan başarı dilenir, dönüşte ganimetin bir kısmı onun yaşadığına inanılan kutsal korulara bırakılır.
zek’ueş (зекIуэш) – savaş ve baskın için özel eğitilmiş at
AT DONLARI
brul (брул) – kır
ğo, şığo (гъуэ, шыгъуэ) – kula
ğo-kara (гъуэ-къарэ) koyu al, koyu kestane
kabıfe (къабыфэ) – açık doru
kara (къарэ) – yağız
karapts’e (къарапцIэ) – tam yağız, kuzguni
pş’eğuale, şıkaz (пщIэгъуалэ, шыкъаз) – demir kırı
pts’eğueplh (пцIэгъуэплъ) – doru (гнедой)
tho, şıtho (тхъуэ, шытхъуэ) – koyu kır
thueplh (тхъуэплъ) – kestane, al
şığoşığey (шыгъуэшыгъей) – kır benekli kula
ÇERKES ATI CİNSLERİ
Abuk (Абыку)
Açetır (Ачэтыр)
Ağan (Yeğan) (Агъэн, Егъэн)
Alheskir (Алъэскир)
Beçkan (Бэчкъан)
Hağundoko (Хьэгъундокъуэ)
Hatohşoko (Хьэтэхъушокъуэ)
Huara (Хуарэ)
Jaje (Жажэ)
Jeraştı (Жэращты)
Juhar (Жухьэр)
Kaban (Къэбан)
Kokşavul (Куэкушаул)
Kundeyt (Къундет)
Kuratı (Къураты)
Şağdiy (Шагъдий)
Şeceroko (Шэджэрокъуэ)
Şoloh (Щолэхъу)
Trama (Трамэ)
Yeseney (Есэней)
Yivuan (Иуан)
Kaynaklar:
– www.adygeya.maykop.ru/kulture/hourse
– Aliy Çerkes; “Habze”; Adıgeyli Abhazya Gönüllüleri Birliği (SADA) Yayın Organı. Mart 1997,Sayı 2 (21).
– “O razvitii konnozavodstva” (Atçılığın Gelişimi); T.H. Kumıkov’un «Dmitri Kodzokov» adlı kitabından. Elbrus Yay. Nalçik 1985. 180 s. /s. 91-98.
* Fotoğraflar Psıne dergisinden alınmıştır. No:2 – 2008 (Ed.)